Diyarbakır Belediye Eş Başkanları T24’e anlattı: Kayyımın kapattığı kurumları tekrar açacağız, tabelaları çok dilli yapacağız, Kürtçe olanlara vergi indirimi uygulayacağız

Posted by

31 Mart yerel seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu’nun merkezi Diyarbakır’da AKP’ye ciddi oranda fark atarak büyükşehir belediyesini kazanan DEM Partili belediye eş başkanları Ayşe Serra Bucak Küçük ile Doğan Hatun, seçim süreci ve beş yıl süre ile yapacakları hizmetleri T24’e değerlendirdi. 2019-2024 yılları arasında belediyeyi yöneten kayyım nedeniyle kentin birçok alanda geri bıraktırıldığını ve hizmetlerin beklenen oranda gerçekleşmediğini belirten eş başkanlar, kayyımın kapattığı kurumları tekrar açacaklarını, belediyelerin tabelalarını çok dilli yapacaklarını ve Kürtçe tabelaya vergi indirimi uygulayacaklarını belirttiler. Kentte raylı sistemi hayata geçireceklerini ve yoksullukla mücadele için istihdam alanları kuracaklarını ifade eden eş başkanlar, kayyım dönemini yakından incelediklerini, tespit ettikleri usulsüzlükleri kamuoyuna açıklayacaklarını anlattılar.

Mazbatalarını aldıktan sonra hizmet için kolları sıvayan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Bucak ve Hatun, bir yandan kayyım dönemini kapsamlı incelemeye alırken diğer yandan kente yönelik projelerini yaşama geçirmek için şimdiden çalışmaya başladı. Eş başkanlar ilk etapta acil sorunlar sonrasında ise kapsamlı projeleri uygulamaya geçirmek için belediyede kapsamlı toplantılara başladı.

Eş başkanlar, Diyarbakır’da kayyım dönemi ve sonrasında yapacakları hizmetlere ilişkin T24’ün sorularını yanıtladı. Eş başkanlar T24’ü birçok taşınmazı devredilen ancak belediyeye bırakılan tek taşınmazı olan Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’nde kabul ettiler.

 “Yargıya intikal ettireceğiz”

-Kayyım tarafından yönetilen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni devralmak sizde nasıl bir duygu yarattı. Göreve başladıktan sonra nasıl bir belediye ile karşılaştınız ve tespitleriniz ne oldu?

Bucak: 8 yıldan sonra kayyımlardan belediyeyi devralmak kuşkusuz güzel bir duygu. İki nedenle güzel bir duygu. Birincisi, yoğun seçim kampanyası süreci geçirdik ve Diyarbakır’da önemli bir oy oranı ile ilçelerimizde ve şehrimizde DEM Parti, birinci geldi. O yüzden güzel bir duygu. Kürt halkı emeklerinin karşılığını aldı. Yine güzel bir duygu; çünkü mazbataları aldık. YSK’nın önünde yüzlerce insan birikti, tebrik etti. Aslında bu halkın başarısı. Tüm baskılara rağmen, bir takım zorluklara rağmen yeniden o irade sandıklarda açığa çıktı. Tabi ki Diyarbakırlıların coşkusu da çok güzeldi o gün. Büyükşehir belediyesine girdiğimizde bizi yüzlerce, binlerce insan karşıladı. Hep birlikte yürüdük. Kol kola girdik, şarkılar söyledik, sloganlar atıldı. Coşku vardı, motivasyon vardı. Diyarbakır halkı, sandıktan çıkmış olmasından, kayyım anlayışına yeniden bir daha son verilmesinden çok mutlu. Halk birine 2019’da ikincisine 2024’te son verdi. Bu açıdan mutluyuz, onurluyuz. Tabi ki omuzlarımızda önemli bir yük var. Bunun da bilincinde, farkında ve sorumluluğundayız. Mazbatayı aldığımız günden itibaren tüm Diyarbakır halkına eş başkanlar olarak kapsayıcı, katılımcı, çoğulcu bir hizmet anlayışıyla 5 yıl boyunca hizmet etmek istiyoruz. Böyle bir yerel yönetim anlayışıyla buradayız.

Kayyımların yaratmış olduğu tahribatlara ilişkin zaman zaman basına yansıyan şeyler oldu. Birtakım devirler, başka kurumlara tahsisler, başka kurumlara belediyelerimizin 17-18 yıllık süreçte inşa etmiş oldukları binalar, kurumlar ve benzeri… Buna dair şu an bir çalışmamız var. Şu anda ilgili kurullarımız bunu çalışıyor. İlgili kurullarımızın çalışması bittiğinde tespitleri, ortaya çıkanları hem kamuoyu ile paylaşacağız hem de gerekli hukuki süreçleri başlatıp yargıya intikal ettireceğimiz şeyler olacak.

“Tespit ettiklerimizi paylaşacağız”

-Kayyım tarafından elden çıkarılan ve satılan varlıklar da buna dahil mi?

Bucak: Şu an onların tespitine dair kurullarımız çalışıyor, işlemler devam ediyor. Bu işlemler sona erip nihayete erince hem satış hem tahsis, hem de uzun yıllara yayılan bir kiralama yöntemleri var. Var da var, pek çok şey var. Tüm bunlara ilişkin ilgili birimlerin tespitinden sonra kamuoyu ile de paylaşacağız.

-Belediyeyi devraldıktan sonra kayyımın yaptığı, sizin fark ettiğiniz eksiklikler, hatalar ve usulsüzlüklere ilişkin belirlemeleriniz var mı?

Hatun: Mazbatayı almadan birkaç saat önce 25 maddelik meclis kararını inceledik. Büyük çoğunluğu imarla alakalıydı. Ancak imardan sorumlu daire başkanı yoktu. İmzası yok orada. Meclisi kendi kadrosunda atadığı, görevlendirdiği kişiler tarafından kararlar alınır. Kayımlar geldiğinde meclisleri değiştirdiler. Seçilen hiçbir meclis üyesi yok. İlk belirleyici nokta orası. Neyi apar topar yapmaya çalıştılar, takip ettik ve listesini istedik. İlgili arkadaşlara yorumlattık. Mali tabloları istedik. Tahsis edilen taşınmazlar, hazine arazileri ve benzeri şeylerin bütün envanterini istedik. Hangi tarihte, ne amaçla, hangi kamu yararı ile ilgili, kanunun hangi maddesine göre devredilmiş, tahsis edilmiş veyahut satılmış; bunları talep ettik. Bir sonraki gün de bayram arifesiydi. İdari izin öğlene kadardı. Birçok daire başkanı, genel sekreter ve yardımcıları hepsi önceden korunan evrakları alıp gitmişti. Kalanlar da ya izin almıştı, ya yıllık iznini kullanmıştı ya da rapor almıştı. Resmi bayrım tatili geldiği için biz de gidenleri göreve çağırmadık. Biz de mevcut yetkileri olan hepsine bir genelge yayınladık. Bütün görevlerin, banka hesaplarının dondurulması, ikinci bir emre kadar hiçbir işlemin yapılmamasını istedik. Mevcut belediye bünyemizdeki araçların bir bütün olarak hepsini garajlara çektik. Çünkü biliyorduk, ilgili birimlerin müdürleri, daire başkanları, kurum araçlarını şahsi araçları gibi kullanıyorlardı. Bunun bir kamu yararı değil kamuya zarar verdiği için ‘özel zamanlarda kendi araçlarınızı kullanın’ dedik ve bütün araçlarımızı garajlarımıza çektik. Sadece elzem durumundaki bir iki birimin araçsız iş yapamayacağından kaynaklı… Onların dışında hepsini çağırdık. Şu anda peyder pey ihtiyaç durumunda, hizmet aksamaması için talep edilen herkese görevlendirmeyle bu araçları tekrar veriyoruz. Belediye hizmetlerinin özellikle temizlik ve benzeri durumların, trafiğin, şehir içi ulaşımın aksamaması için ilgili birimlerimize hızlı bir şekilde geçici görevlendirme yaptık. Yazı işlerindeki yazışmalarımız aksamasın diye oraya bazı geçici atamalar yaptık. Göreve geldiğimizde yoğun yağış vardı. Hızlı tedbirli olmak için ilgili birimleri DiSKİ üzerinden görevlendirmelere hazır tetikte beklendi olası sel baskılara ve benzeri durumlar için.

“Kamu malına zarar verenleri araştıracağız”

Kamuoyunda bir algı oluşturulmuş. Göreve geldiğimizde bütün personeli işten atacağız diye bir algı ile bizi kriminalleştirmeye çalışıyorlar. Bizim böyle bir politikamız yok. Sıradan bir seçim de olsa, kayyım olmasa bile her gelen yönetim kendine bir kadro oluşturur. Bu herkesin doğal hakkı. Bizim de böyle bir doğal hakkımız var. Belediye çalışmamız olacak elbette. Ancak hizmet üreten birimlerin personeli, işçileri, memur ve mühendisleri ile bir problemimiz yok. Böyle bir kaygımız, derdimiz yok. 8 yıllık kayyım sürecinde görevini kötüye kullanma, kamu malına zarar veren kişilere yönelik de çalışma yürüteceğiz elbette. Belediyeye gelen bütçe bu şehrin bütün halkının emeğidir. Onlara hizmet edilmesi gerekir. Kendi şahsına ya da başkalarına peşkeş çekme, talana dönüşmüş bir şey varsa elbette ki hukuki süreçleri bu konuda değerlendireceğiz. Bu konuda hukuk birimimizi de çağırdık. Mevcut belediyemize açılan herhangi bir icralık vs. durumları var mı? Bu konu ile ilgili bize ilk mesainin ilk gününde konu ile ilgili bilgilendirme yapıldı. Belediyemizi zora sokacak bir durum var mı? Bu tür taleplerimiz oldu. Birkaç günümüz böyle geçti. Mevcut daire başkanlarını çağırıp bir toplantı yapmayı düşünüyoruz. Mevcut çalışmak istediklerimizle bizimle çalışmayı teklif edeceğiz. Çalışmak istemedikleri halde geçici görevlendirme ile yerlerine başkalarını atayacağız. Normal işleyiş 81 ildeki belediyelerde neyse biz de o şekilde çalışacağız.

“İşsizler, yoksullar için projelerimiz olacak”

-Halkın hizmet anlamında sizden ilk beklentisi nedir? Siz ilk etapta ne gibi projeleri uygulamaya geçirmeyi planlıyorsunuz?

Bucak: Diyarbakır büyük bir kent, metropol bir kent. İki milyona yakın nüfusu var. Birikmiş birçok sorunu var. Diyarbakırlılar biriken sorunların birçoğunu seçim çalışmalarında bize aktardı. Bugünden sonra daha da çok aktaracaktır. Çünkü ‘artık seçildiler, mazbatalarını aldılar ve artık iş yapma zamanı, hizmet getirme zamanı’ diye beklentileri de var. Seçim kampanyasında şimdiye kadar açığa çıkan pek çok sorun ve buna dair çözüm önerileri var. En önemli konulardan bir tanesi kentteki yoksulluk, işsizlik, ekonomik krizdir. Gerçekçi yaklaşırsak realite şu ki; yerel yönetimler tek başına ekonomik soruna, yoksulluk meselesine cevap olabilecek yerler değildir. Kuşkusuz istihdam alanları yaratmaktan tutalım yine akut yoksullukla mücadele, ya da sosyal politikaları yoksullukla mücadele eden bir noktaya çekmeye, hizmetleri bu yönde geliştirmeye talip olmuş bir yerdir yerel yönetimler. Dolayısıyla kentteki işsizlik, yoksulluk için yapacağımız projelerimiz olacak. Seçim kampanyalarından beri dile getiriyoruz. Kendi kentimizde doymak istiyoruz, üretmek istiyoruz. Bu şehrin kendine yetecek oranda işgücü var, genci var, hem de kendi ekonomisini yarayacak bir biçimde bir deneyimi var. Tarım, toprak ve hayvancılıkla ilgili pek çok yapılabilecek işler var. Bu anlamda kentin bir ekonomi politiğini oluşturmak istiyoruz yerel yönetimler ve büyükşehir belediyesi olarak. Yerel ekonomiyi kalkındırmak için tarım kooperatifleri kurmak, üretim yapmak ve ürettiği ile de doyabilen, geçimini sağlayabilen bir kent mekanizması kurmak istiyoruz. Daha çok gençlerin ve kadınların istihdam alanında bize çok öneri, talep ve istekleri var. Bunu biliyoruz.

-Hizmet anlamında ne tür projeleriniz var?

Hatun: Propaganda süreçlerinde halkımız bir şey söylüyordu: “Önce irademizi alalım. Diğerlerini 31 Mart’tan sonra söyleyeceğiz size…” 31 Mart’tan sonra da gerçekten söylüyorlar. Özellikle sosyal medya hesaplarımızdaki mesaj kutularına binlerce mesaj geldi. En çok da gençler. Ciddi bir işsizlik, istihdam sorunu var. Bizim de tutturduğumuz bir dilimiz vardı, ‘Doğduğumuz yerde doyacağız’ diye. Diyarbakır’la ilgili kesintisiz 12 bin yıldan bahsediliyor. 12 bin yıldır Diyarbakır’da, surlarda, taşlarda kesintisiz bir yaşam var. En önemli özellik toprağı ve suyu. Dicle Nehri, Hevsel Bahçeleri şehir merkezi içinde. Bunu bir bütüne vurduğumuzda devasa bir tarım arazisi, tarım arazisi ile birlikte aynı zamanda bazı ilçelerimizde muazzam hayvancılık yapılabilir. Kulp, Lice, Hani, Eğil, Dicle, Çermik ve Çüngüş ilçeleri hayvancılık için muazzam bir alan. Diğer taraftan Silvan, hem hayvancılık hem tarım için; Bismil, Çınar, merkeze bağlı dört ilçenin köyleri muazzam bir tarım arazisine sahip. Toprakla bütünleşmiş bir halk gerçekliği var. 90’lı yıllar sonrası köy boşaltma, yakmalardan sonra kentlere yapılan yoğun göçler nedeniyle yabancılaşma süreci yaşandı. Hala o bilinç ve kültür toprağı eken, biçen; toprakla yaşamı entegre eden bir gerçekliğimiz var. Bu neslin kopmaması gerekir. Hem kendi kültürümüze sahip çıkma hem toprağını işleten, kendine yetebilen bir toplum üretme üzerine.

“Yerel ekonomiyi güçlendireceğiz”

Merkeze göre kırsal ilçelerimiz biraz daha yoksul. Bu dönem 13 kırsal ilçemize de ciddi bir yatırım yapıp oradaki toprağı işleten, kendi ekonomisini yaratan kooperatifler mantığı ile yerel ekonomimizi güçlendiren bir hizmet önümüze koyuyoruz. Konu ile ilgili uluslararası kuruluşlarla görüşüyoruz. Kırsal kalkındırma üzerine sadece mevcut belediyenin bütçeleri ile değil de bunu kooperatifler açıp kooperatiflerin daha büyüklerini oluşturup kendine yetebilen bir toplum… Burada hikâyenin temel özü var. Bireyin kendini idame etme şeklini yaratmak. Bir belediyeye muhtaç kalmama, bir bireye yahut bir partiye… Bu herkes için geçerli.

“Hâlâ eşek sırtında, kadınlar omuzunda su taşıyor”

Kırsalda karşılaştığımız köylerde içme suyu yok. Dicle Barajı ile Kral Kızı barajları arasında iki ilçemiz var, en çok su sorununu bu iki ilçemiz yaşıyor. Neredeyse üç ülkeyi içme suyu olarak besleyen iki barajımız var ancak içme suyu sorunu yaşıyoruz. Çınar, Kulp ve Silvan ilçemizde bu doğrultuda hızlı bir çalışma başlatacağız. 21’nci yüzyılın ilk çeyreği bitti hâlâ eşek sırtında ve kadınlar kendi omuzlarında su taşıyarak yaşamaya çalıştığı bir gerçeklik var ortada. Bunları ne olursa olsun en hızlı şekilde çözeceğiz. Yoksullukla mücadele hikâyesini hızlı, pratik örgütlemek gerekir. Bizde bir kültür var. Herkes iftara misafir davet eder. Geçtiğimiz ramazanda hiçbir yerde iftara davet edileni görmedim. Bir misafiri ağırlayamayacak kadar yoksulluk var bu kentte. Bununla ilgili projelerimiz var. Gençlerin bu konuda bize çok fazla öneri ve fikirleri var. Aşevi kavramı var ama biz öyle demeyeceğiz. Kent lokantası… Kar gütmeyen bir hikâye üzerinden, maliyeti neyse kendini döndüren ve batmayan bir sistemle uygun bir fiyata herkesin alabileceği bir hizmeti uygulamaya geçireceğiz. Adım gibi eminim birçok vatandaşın evine et girmemiş. Bu konuda çalışma yapıyoruz.

“Uyuşturucu kullanımı 9 yaşına inmiş Diyarbakır’da, en çok yoksul mahallelerde yaygın”

Açlık güdüsü insanı farklı yerlere sürüklüyor. Kentimizde ciddi bir uyuşturucu sorunu var. Uyuşturucu kullanımı 9 yaşına inmiş Diyarbakır’da. En çok ta yoksulun olduğu mahallelerde yaygın. Bu işleri yapan kişiler, mahallelerde hızlı gençlere yüklü miktarda para verip bu işi ticarete dönüştüren bir ağ kurmuş. Kentin bütün kurum ve kuruluşlarıyla ortak kent konseylerimiz üzerinden mücadele için hızlı pratik bir adım atıp halkı da bu mücadeleye dahil ederek sorunu çözmeye çalışacağız.

“Sizinle devredilmeyen tek binamızda görüşüyoruz”

Belediye ve DİSKİ’nin ana binasının dışında devredilmeyen tek binamız Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’dir. Niçin devretmediklerini biz de bilmiyoruz ama bilin diye sizinle burada görüşüyoruz. İşimiz çok zor. Belki imkansızlıklar bizi çok yorabilir ama hakikaten tecrübemiz, enerjimiz ve toplumun da sahiplenmesi ile bu süreci çok kolay şekilde atlatabileceğiz.

“Öncelikli çalışmalarımız olacak”

Bucak: Diyarbakır’ın çok ciddi bir trafik sorunu var. Vatandaş açısından çileye dönüşmüş durumda. Özellikle kayyım yönetimleri boyunca insanlar otobüslerin azlığından şikâyetçi. Otobüs seferlerinin doğru düzgün yapılmayışından, yer yer hata sonları, bir-iki saate varan bir aksamadan bahsediyoruz. Bu da bizim öncelikle çalışma alanlarımızdan bir tanesi olacak. İki milyonluk bir kentin çevre yolu yok. Öncelikle ilgili kurumlar, yerel yönetimler ve belediye ile sınırlı kalmayacak bir şekilde bunun bütünlüklü ele alıp çevre yollarının yapılması ve bu çevre yolu ile birlikte içerdeki merkezi trafiğin rahatlatılmasına dönük bir takım planlarımız olacak. Otobüs sayısında bir artışa gideceğiz. Otobüs güzergâhının kentin uzayan ve genişleyen imar meselesini de bütünlükle ele alacağız.

Bizim döneminde yapılmış bir imar plan vardı. Bir takım usulsüzlükler ortaya çıkınca beraberinde ulaşımın aksamasına yol açabiliyor. Sizin konut inşa etmeniz, oraya ulaşımın rahat gidebildiği anlamına gelmiyor. Pek çok hizmete bütünlüklü bir anlayışla bakacağız. Birlikte çalışacağımız ekipleri de bütünlüklü kent meselesine adapte etmeye çalışacağız. Bu kolay olmayacak. Belli bir anlayış var. O anlayışı değiştirmek, dönüştürmek gerekecek. Bütünlüklü bakmak gerekecek. Ulaşım meselesine de böyle bakıyoruz. İnsanların erişebileceği, ucuz, konforlu ve ekolojik otobüs ve ulaşım hatları kurmak istiyoruz. Bu kentteki tüm minibüs taşıt kooperatifleri ile bir araya gelmek, çoğulcu akılla bu kent için, halkımız ve vatandaşlar için en erişilebilecek, ulaşılabilecek nedir noktasında en yüksek faydada bunu görmek istiyoruz. Çünkü her gün ulaşımla ilgili onlarca şikâyet alıyoruz.

“Raylı sistemi hayata geçireceğiz”

Yine Diyarbakır’ın uzun yıllardır gündeminde olan raylı sistem meselesini bizim dönemde kesinlikle hayata geçireceğiz. Biz kenti öz bütçemizle mi olur, bu başka kalkınma ajansları vesilesiyle mi, dış ülke fonlarıyla mı… Tüm bunları bir yönüyle proje ekibimiz hızlı bir biçimde filizibitesini yapıp Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olarak nerelere başvurabiliriz konusunda geçmişte deneyim ve tecrübemiz var. Burası önemli bir kent. Dünyanın pek çok kentinin bizimle kardeş proje geliştirmek istediği bir şehir. İletişim, diploması ağlarımızı hizmet ağına dönüştürecek bir anlayışımız olacak bu dönem. Destek isteyeceğiz. Hem deneyim paylaşımı hem de ekonomik hibe projelerine başvurarak raylı sistem meselesini çözeceğiz.

“Engelliler için seferberlik başlatacağız”

Ayrıca Diyarbakır Büyükşehir belediyesi bünyesinde Engelli Daire Başkanlığı kuracağız. Engelli vatandaşların bu toplumda başta görünürlük sonra istihdam alanında ve sonra da kent hizmetlerinden doğru bir biçimde ve kendi engellilik tutumlarını gören bir yerden faydalanabilecekleri bir zemin bir alan yaratılmamış. Bu çok önemli bir sorun. Biz Diyarbakır’da bu konuda bir seferberlik başlatmak istiyoruz. Engellilik meselesi bir bütün olarak toplumda bir zihniyet dönüşümü ile çözülür. Negatif engellilik kültürünün değişmesi, yerine hizmetleri kapsayan, onların istihdamını amaçlayan, engelli bireyleri evlere tıkmayan, onları sosyal yaşamda bir bütün toplumla bütünleştirecek, yaşamlarını kolaylaştıran, ulaşımdan tutalım kaldırım hizmetlerine kadar istihdam politikaları ve farkındalık çalışmaları ile dönüşümlerine yönelik çalışmalarımız olacak.

“Kadını önceleyen çalışmalar yapacağız”

Ve kadın politikaları. Bizim en önemli çalışma alanlarımızdan bir tanesi. En deneyimli mirasımızdır. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde Tarım Politikaları Daire Başkanlığı’mızı kurup bu daire başkanlıklarımızın kadın istihdamına yönelik hizmetler yapacak olup ilgili müdürlüklerimiz kadına yönelik şiddetle mücadele birimleri adı altında çalışmalar yapacak. Çok dilli alo şiddet hatları, kadın konuk evleri, inşasını kadın perspektifliğinde yeniden inşa edeceğiz. Kadın politikaları daire başkanlığımızın kadın ve istihdam başlıklı bir müdürlüğü olacak. Kadın politikalarına dair de hem kentte farkındalık çalışmaları hem de eşit bir temsiliyetin tüm alanlarda, başta kamusal, toplumsal ve belediye hizmetleri alanında kadınları önceleyen bir hizmet anlayışı ile çalışacağız.

“Kadın bütçelemesine özen göstereceğiz”

Halka rağmen bir bütçe oluşturmayacağız. 8 yıllık pratikte halkın o bütçenin hiçbir noktasına hakim olmadığı, hiçbir şeffaflık ve denetlenebilir ilkesinin yürümediği bir sisteme karşıyız. Bunu tersyüz edip bu bütçede katılımcı bir toplum, bu bütçede söz sahibi bir toplum, kendi ihtiyaçlarını orada görebilen bir toplum ve bunu da halkla paylaşan, Diyarbakır toplumu ile paylaşan bir belediyecilik anlayışı hakim olacak. Bütçe derken kadın bütçelemesine de özen göstereceğiz, bunu da önceleyeceğiz. Toplumsal cinsiyet konusuna duyarlı bir bütçeleme açığa çıkaracağız. Kadınların bu belediye bütçesinde nereden hangi daireden nasıl faydalanabileceği; sadece kadın politikaları meselesi değil bütünlüklü baktığımızda belediyenin ve kentin hizmetlerinden nasıl faydalanacağına dair bazı çalışmalarımız olacak.

“Kent lokantalarına yoksul mahallelerinden başlanacak”

Yine sosyal politikalarda ve yoksullukla mücadelede kent lokantaları önemli bir çalışma olacak. Dar gelirli yoksul mahallelerden başlayarak, ilkokul ve ortaokul çağındaki çocuklara beslenme, kantin hizmeti sunacağız. Çocuklar 5-6 saati okulda geçiriyor. Bunun için bir beslenme desteği sunacağız. Uzunca yıllar yaptığımız bir gıda bankası hizmetimiz vardı. Gıda bankası ile ucuz ve sağlıklı gıdaya erişim, market zincirleri gibi çalışmalarımız olacak.

-Belediye başkanı olarak hizmet ağırlıklı çalışmaya yöneleceğinizi açıkladınız. Bunu biraz açabilir misiniz?

Bucak: Biz burada beş yıl boyunca Diyarbakır kentine, Diyarbakırlılara bir yerel yönetimler hizmeti getirmek için seçilmiş iki eş başkanız. Bunu layıkıyla yerine getirmek için bütün toplumcu, katılımcı, çoğulcu mekanizması geliştirerek, kent konseyini burada hakim kılarak sorunu çözmek istiyoruz. Elbette ki biz bir siyasi partinin seçilmiş eş belediye başkanlarıyız. Öncelikli görevimiz, ilk görevimiz bu halka hizmet etmek. Bu halkın, kentin trafik, ulaşımdan tutalım sosyal politikalar meselesine kadar, yoksullukla mücadelesine, kadın politikasına, gençlik çalışmalarına ve çocuk politikalarına kadar her konuda bir şey üretmek istiyoruz.

-Geçmişte belediye kaynaklarının kullanılmasına yönelik size ve partinize yönelik birçok iddia ortaya atıldı, yargılama konusu oldu. Bu iddiaların önüne geçilmesi için belediyenin hizmetleri ve harcamalara yönelik nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?

Bucak: En başından beri bizim daha önceki yerel yönetimler pratiğimizde böyleydi. Bizim dönemimizde de bu böyle olacak. Büyükşehir meclisimizde 100’e yakın meclis üyemiz olacak. Ayda bir yapılan meclis toplantımızın gündemleri öncesinden bizim Web sitemizde yer alacak.  Bu kent, bu meclis bu ay ne konuşuyor, hangi gündem maddelerini tartışıyor,  şeffaf bir biçimde bilecek. İmar maddesi ise imar maddesi, kente dair alınabilecek bir kararsa buna dair her türlü konu hakkında bu gündem maddelerine hakim olacak ve beş gün sürecek olan meclis toplantımızı yine kendi Web sitemizden ve yerel televizyonlarımızdan paylaşacağız. Ayrıca bununla da yetinmeyip çağrı yapacağız. Halka açık bir meclis toplantısı bu diyeceğiz. Meclis toplantı salonunu büyüterek halkın doğrudan katılımına sunacağız. Ne konuşuyor bu meclis, hangi noktalarda doğru ve eksik kararlar alıyor insanlarımız görecek.

“Önce halk sonra meclis onaylayacak”

Belediyeler ilk altı aydan sonra önümüzdeki beş yılın stratejik planına denk düşecek bir bütçelemeyi tartışıyor. Bu planları yaparken de her aşamasında billboardlardan tutalım kentin görünür yerlerinde önümüzdeki beş yılın stratejik planı bu şekliyle yer alıyor, bütçelemesi bu şekilde yer alıyor deyip bütçeyi halka sunacağız. Halk ta onayladıktan sonra bütçeyi meclis onaylayacak. Önümüzdeki beş yıl içinde bu çalışmaları yaparken en az yılda bir defa dönüp diyeceğiz ki biz bu beş yıllık planın ilk bir yılında şunları yaptık, bu bütçelemelerle yaptık; devamını da bunlarla gideceğiz. Ve her zaman şeffaflık ilkesi ve denetlenebilirlik meselesini canlı tutabilirsek zaten bu kente çok önemli işlevi kazandırmış oluruz. Çünkü bu kentin hakikaten sekiz yıldır bu kadar şeffaf olmayan, bu kadar halka kapalı… Bakın halka kapalı basına da kapalı. Basının şu belediyenin hiçbir yerini, hiçbir kurumunu görmediği, hangi binasının başına ne gelmiş hiç bilemediği bir kapalı kutuyu bizim olabildiğince açmamız,  olabilirliğince görünür halde tutmamız ve bunu büyük bir samimiyetle yapmamız gerekir. Bunun farkındayız, bilincindeyiz.

“Hepsini tekrar açacağız”

Hatun: Biz mazbatayı aldığımız gün gittiğimiz yer meclis toplantısıydı. Orada halka ve basına şu cümleyi kullandık: ‘Biz bu mecliste alacağımız kararlarımız halka rağmen değil halkla birlikte olacak’ dedik. Meclis toplantısında hiçbir şekilde halka rağmen bir karar çıkmayacağının sözünü verdik. Bizim bütün belediyelerimize kayyım atandığında daha önce yerel yönetimler politikamız gereği açtığımız bütün kurum ve kuruluşlarımız kapandı. Daha çok dil, kültür sanat ve kadın politikalarımızdan oluşan kurumlarımızın hepsini tekrar açacağız. Hatta daha iyisini, daha büyüğünü, daha güzelini, daha çoğunu açacağız. Belediyeyi gezdim. Büyükşehir belediyesinin ana binasındaki her birimin üstünde çift dilli isim yazılıyordu. Başkanlık katındakini sökmüşlerdi ancak diğerlerinde duruyordu. Yeniden yapacağız. Bunu da en çok burada ilgili esnaf odaları, kentte sivil toplum kuruluşları ile kentin yeniden dil politika üzerindeki çalışmaları kentle birlikte yapacağız.

“Belediyelerin tabelalarını çok dilli yapacağız”

Sekiz yıldır bu kentin bütün insanlarının büyük çoğunluğu neredeyse Kürtçe konuşur ancak bir tane Kürtçe etkinlik yapılamadı. Kapalı salonlarda yapıldı ancak festivaller yapılamadı. Bu kentin kimliğinin bu noktada olması elbette ki acı verici bir mesele. Halkın da yoğun talebi var. Festivaller yapılmasını istiyor. Bir özlem ve hasret var. Bunların hepsini yapacağız. Dil-kültür sanat etkinlikleri kapsamında Kürtçenin kurmanci, zazaki lehçelerinin her ikisini de çok dilli belediyecilik kapsamında geliştireceğiz. Çok dilli belediyecilik kapsamında belediyelerin tabelalarını değiştireceğiz. Sur belediyesindeki tabelamız da çok dilli tabeladır. O tabelayı da tekrar asacağız. Bütün tabelalarımızı da kendimizden başlayarak topluma da esnafın da kendi tabelasını değiştirme talebi olursa teşvik edeceğiz. Gerekirse reklam ücreti ve benzeri tabela değiştirme konusunda halkımıza yardımcı olacağız. Önümüzdeki dönemde Kürtçeyi tabelalarda daha fazla göreceğiz.

“Kürtçeyi tercih edene vergi indirimi uygulayacağız”

Bucak: Ayrıca işyerlerinde Kürtçe isimleri tercih edecek olan işletme sahiplerine vergi indirimi uygulayacağız. Bu coğrafyanın zenginliği olan Kürtçenin yaşaması için pozitif bir ayrımcılıktır. Buna ek olarak şunu da söylemek gerekiyor; hakikaten bu kentin çok önemli bir tiyatro hafızası var. Kürtçe tiyatro üretimleri aynı zamanda Kürtçe kent konservatuvarlarını yeniden açacağız. Aram Tigran ve Cegerxwin kültür merkezleri, her ikisi de bu kentte iki yıl boyunca müzik, sinema, tiyatro; farklı sanat alanlarında Kürtçe konservatuvar eğitimleri vermiş yerlerimizdir. Onlar da ya kapatıldı ya devredildi. Onları da yeniden açacağız. Daha fazlasını açacağız. Çünkü burası artık iki milyonluk bir kent. İlçeler daha rahat erişebilecekleri bir yerde kültür merkezi, dil merkezi ve dil kursları istiyorlar.

Kürtçeyi kamusal alanda önceleyerek…”

Gençler özellikle dil kursları istiyor. Kürtçenin hem Zazaki hem Kürmanci lehçelerinde dil kursları açmak… Büyükşehir belediyesi bünyesinde Dil Koruma ve Geliştirme Müdürlüğü kuracağız. Bütün bu çalışmalar bu dil koruma ve geliştirme müdürlüğü üzerinden gidecek. Biz böyle bir yerden yürüteceğiz bunu çok dilliliğe evrilteceğiz.  Kürtçe ile sınırlı kalmayan, mültecilerin kendi ana dillerinde de bir danışmanlık, bir hak değişiklik hizmeti alabilecek. Buna çok dillilik hizmeti diyebileceğimiz bir perspektifle. Ancak bu kentin dili olan Kürtçe’yi daha fazla kamusal alanda, toplumsal alanda ve kültür sanat çalışmalarında önceleyerek.

Hatun: İngilizce maalesef bilmiyoruz. Uluslararası arenada kendini ifade edemeyen bir toplum pozisyonuna düşürülmüşüz. Sadece kendi ana dilimiz tek değil, gençler İngilizce, Fransızca, Almanca, Çince; kendini uluslararası arenada geliştirebilecekleri, ilişki kuracakları bir eğitim sistemini istiyor. Bunu düşünüyoruz, kurslar açacağız.

-Dışarıdan getirilip kayyım döneminde belediyelerde daire başkanları yapılan isimler olduğu ve çifte maaş aldıklarına yönelik iddialar var?

Bucak: Emekçi ve işçi arkadaşların emekleri üzerinden hiçbir tasarrufumuz olamaz, hiçbir ayrımcılık politikamız olamaz. İşçi ve emekçinin emeğini gören bir yerden yaklaşıyoruz. Ancak her yönetim seçim sonrası yönetim kadrosunda birlikte yol yürüyebileceği, çalışabileceği bir ekibi seçme hakkına, tasarrufuna sahiptir.

Hatun: Kendi belediyelerimizde de başkan değiştiğinde yönetimini değiştiriyor. Ancak ithal bürokrat iddialarına ilişkin her iki şirketimize baktım, bir kurumda resmi daire başkanıyken şirkette de ekstra bu kadar bu kadar maaş almış. Kayyımın kendisi, genel sekreteri, daire başkanlarının üçer dörder maaş aldığına yönelik iddiaların tespitini yapıyoruz. Şirketlerde gördük, onlarda almış. Net almış. Rakamları söylemek çok etik olmaz ama almış.

Bucak: Kurumun genel sekreteri, genel sekreter yardımcısı; her biri bizim gördüğümüz daire başkanı en az iki maaş. Şu an görünen o. İnceleme devam ediyor. Mali tablolar, bilançolar geldiğinde hepsi bir bir çıkıyor.

Kürtçe tiyatro festivali

18-30 Nisan tarihleri arasında bu şehirde bir Kürtçe tiyatro festivali olacak. Şehir tiyatrosu ile bu bina yeniden kapılarını tiyatroya açacak.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir